
Türk İşaret Dilinin Derin Kökleri
Sevgili Okur,
Tarih boyunca toplumlar, iletişim kurabilmek için farklı yöntemler geliştirmiştir. İşitme engelli bireyler için kullanılan işaret dili de bu yöntemlerden biridir. Türk İşaret Dili‘nin kökleri Osmanlı dönemine kadar uzanmakta olup, saraydan halk arasına kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.
İbn Battûta’nın Gözlemleri ve İlk Kayıtlar
-
yüzyılda ünlü seyyah İbn Battûta, Kastamonu’da bir konakta işitme engelli bireylerin el işaretleriyle iletişim kurduklarını kaydetmiştir. Bu kayıt, Osmanlı öncesinde de işaret dilinin kullanıldığına dair önemli bir kanıttır. Bu dönemden itibaren işaret dili, toplumun farklı kesimlerinde yaygınlaşmaya başlamıştır.
Osmanlı Sarayında İşaret Dili Kullanımı
Osmanlı İmparatorluğu, sağır ve dilsiz bireyleri toplumda önemli görevlere getiren nadir medeniyetlerden biri olmuştur. Özellikle saray içinde sağır dilsizler (Bize-i Bîzebânan) önemli roller üstlenmiştir. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahların işaret dili bildikleri ve devlet işlerinde bu dili kullandıkları bilinmektedir. Saraydaki sessizlik gerekliliği nedeniyle işaret dili burada önemli bir iletişim aracı hâline gelmiştir.
Eğitim Kurumları ve Resmi Adımlar
-
yüzyıla gelindiğinde, işitme engellilerin eğitimi devlet politikaları arasında yer almaya başlamıştır. II. Abdülhamid döneminde, 1889 yılında Yıldız Sağırlar Okulu’nun kurulmasıyla işaret dili eğitimi kurumsallaşmıştır. Bu okul, Osmanlı’da işitme engelliler için açılan ilk resmi eğitim kurumu olarak tarihe geçmiştir. Eğitimde işaret dili kullanımı, işitme engelli bireylerin sosyal hayata entegrasyonunu kolaylaştırmıştır.
Cumhuriyet Dönemi ve Günümüzde İşaret Dili
Cumhuriyet’in ilanından sonra eğitim sisteminde bazı değişiklikler yaşanmış ve işitme engelli bireylere yönelik eğitimde sözlü yöntemler ön planda tutulmuştur. Ancak, son yıllarda Türk İşaret Dili’ne olan ilgi artmış, üniversitelerde ve özel eğitim kurumlarında ders olarak verilmeye başlanmıştır. Günümüzde, Türk İşaret Dili‘nin standartlaştırılması ve yaygınlaştırılması adına çeşitli projeler yürütülmektedir.
Sonuç
Osmanlı’dan günümüze uzanan süreçte Türk İşaret Dili, toplumsal hayatın önemli bir parçası olmuştur. İbn Battûta’nın gözlemlerinden saray içindeki yaygın kullanımına, Osmanlı’nın eğitim hamlelerinden günümüzdeki modern uygulamalara kadar uzanan bu yolculuk, işaret dilinin Türkiye’de köklü bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Bugün, işitme engelli bireylerin topluma tam anlamıyla entegre olabilmesi için işaret dilinin daha fazla desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
Kurgusal Bir Anı: Güneş, Topkapı Sarayı’nın bahçesinde nazlı nazlı süzülüyordu. Genç bir sağır , el hareketleriyle padişahın huzurunda bir mesaj iletmeye çalışıyordu. Padişah, dikkatlice onu izliyor ve tebessüm ediyordu. Yanında duran tercüman, işaret dilini anında kelimelere döküyordu. Sarayın her köşesinde yankılanan sessizlik içinde, iletişim hiçbir zaman kesintiye uğramıyordu. Osmanlı’da işaret dilinin sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda bir kültür olduğu bir kez daha hissediliyordu…
Etiket:Eğitim sektörü çalışanları için işaret dili, işaret dili dersleri, işaret dili tercümanı, İşarethane'den Blog, sağır kültürü, Sağlık Sektörü çalışanları için işaret dili eğitimi, Sertifikalı İşaret Dili Eğitimi, Türk İşaret Dili, Türk işaret dili kursu, Türk İşaret Dili Öğreticiliği ve Tercümanlığı